Atölye Hakkında
Yahudi toplulukları bugün dünyanın farklı köşelerinde kendi dilleriyle, ritüelleriyle ve kurumlarıyla yaşamlarını sürdürüyor. Tel Aviv’den Paris’e, Amsterdam’dan Varşova’ya uzanan bu yolculukta her müze, kendi topluluğunun sesiyle konuşuyor. Bu atölye, o sesleri duymak, müzelerin geçmişi ve bugünü nasıl bir araya getirdiğini keşfetmek için hazırlandı.
Farklı ülkelerdeki Yahudi müzelerini inceleyerek, dünyanın dört bir yanındaki Yahudi toplumlarının kendilerini nasıl anlattıklarını birlikte keşfediyoruz. Bu süreçte hem tarihsel bağlamı hem de çağdaş temsilleri görme fırsatı doğuyor.
Neden bu atölye?
Un Libro Avierto kapsamında hazırladığımız dört atölyeden biri olan bu çalışma, dünyadaki Yahudi toplumlarının çeşitliliğini görünür kılmayı amaçlıyor. Çünkü bir topluluk hakkında öğrenmenin en güçlü yollarından biri, onun kendini nasıl anlattığına bakmaktır.
Müzeler yalnızca geçmişi anlatmaz; bugünün kimliğini, değerlerini ve geleceğe dair umutlarını da taşırlar. Tel Aviv’deki bir müze ile Berlin’deki, Paris’teki ya da Varşova’daki müze aynı kültürü nasıl farklı biçimlerde anlatıyor? Holokost’a odaklanan bir müze ile güncel Yahudi yaşamını öne çıkaran bir müze arasında nasıl bir fark var? Atölye, bu sorulara yanıt ararken kültür, kimlik ve temsil üzerine düşünmeye alan açıyor.
Atölye nasıl ilerliyor?
Etkinlik kısa bir tahmin oyunu ile başlıyor. Katılımcılardan Türkiye ve dünya genelindeki Yahudi nüfusuna dair tahminlerini paylaşmaları isteniyor. Ardından birlikte güncel veriler, istatistikler ve haritalar üzerinden konuşuluyor. Bu bölümde amaç, Yahudi yaşamının yalnızca belirli bir coğrafyayla sınırlı olmadığını ve farklı ülkelerde farklı biçimlerde sürdüğünü fark etmek.
İkinci bölümde küçük gruplar halinde çalışıyoruz. Her grup farklı bir ülkenin Yahudi müzesini seçiyor: Tel Aviv, Paris, Amsterdam, Varşova, Budapeşte, Berlin, Frankfurt ya da Philadelphia.
Katılımcılar müze web sitelerini inceliyor ve şu sorulara yanıt arıyor:
- Bu müzede neler sergileniyor?
- Hangi kavramlar ve semboller öne çıkarılmış?
- Müze geçmişe mi yoksa bugüne mi odaklı?
- Hedef kitlesi kim?
- Vermek istediği mesaj ne?
Gruplar bulgularını paylaşırken düz anlatım yerine karşılıklı etkileşim ön planda. Müzelerin yalnızca tarihsel bilgi değil, temsil ve kimlik inşasıyla nasıl ilişkili olduğunu birlikte tartışıyoruz.
Atölyenin sonunda katılımcılar hayal güçlerini devreye sokuyor: “Türkiye’de bir Yahudi müzesi kursanız, hangi konuları öne çıkarırdınız?”
Bu soru, öğrenmeyi ölçmek için değil; yaratıcılığı ve eleştirel düşünmeyi canlandırmak için yöneltiliyor.
Son olarak 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi tanıtılıyor ve sanal tur olanağı paylaşılıyor.
Kimler katılabilir?
Üniversite öğrencileri, lise öğrencileri, öğretmenler, sivil toplum ve kültür alanında çalışanlar, farklı kültürlere ve Yahudi yaşamına ilgi duyan herkes katılabilir.
Süre: 65 dakika
Format: Çevrimiçi veya yüz yüze
Atölyenin kazandırdıkları
Bu çalışma, katılımcılara dünyadaki Yahudi toplumlarının çeşitliliğini keşfetme, müzelerin hikâye anlatımındaki rolünü anlama ve dijital kaynakları eleştirel bir gözle inceleme olanağı sunar.
Katılımcılar yalnızca müze isimlerini ya da nüfus istatistiklerini öğrenmez; bir topluluğun kendini nasıl anlattığını, hangi değerleri önemsediğini ve geleceğe neyi aktarmak istediğini de görür.
Ama en önemlisi, farklı bir topluluk hakkında öğrenmeyi merak, saygı ve diyalog içinde yürütmenin önemini hatırlatır.
Bu atölye, Hrant Dink Vakfı Azınlık Hakları Akademisi Hibe Programı kapsamında Avrupa Birliği desteğiyle hazırlanmıştır.
İçeriğin sorumluluğu SEHAK adına yalnızca proje ekibine aittir ve Avrupa Birliği veya Hrant Dink Vakfı’nın görüşlerini yansıtmaz.





